TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Zonguldak’ta 17 Mayıs’ta 30 maden emekçisinin öldüğü Karadon madeninde meydana gelen grizu patlamasının üzerinden 6 aya yakın süre geçti.

Zonguldak’ta 17 Mayıs’ta 30 maden emekçisinin öldüğü Karadon madeninde meydana gelen grizu patlamasının üzerinden 6 aya yakın süre geçti.

ŞULE YILDIRIM

Zonguldak‘ta 17 Mayıs‘ta 30 maden emekçisinin öldüğü Karadon madeninde meydana gelen grizu patlamasının üzerinden 6 aya yakın süre geçti. Göçük altında kalan Dursun Kartal ve Engin Düzcük‘ün aileleri perişan halde beklerken, Türkiye Taşkömürü Kurumu‘nun işçilerin çıkartılmasına ilişkin ihale sürecinde yaşananlar ise daha kırıcı oldu. Cumhuriyet‘ten Murat Kışlalı‘nın haberine göre, kurtarma ihalesinin Çinli SSIT firmasının şartnamesine göre hazırlandığı ve işçileri kuyudan çıkarma işlemi dahil işin büyük kısmının TTK‘ya yüklendiği bilgileri kurum hakkında soru işaretlerine yol açtı.
Bu gelişmeler olurken konuştuğumuz  Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Başkanı Erdoğan Kaymakçı, "Geçmişte Ortadoğu ve Türkiye‘nin en büyük maden makinaları fabrikası olan TTK‘ya ait Maden Makineleri Fabrikası kapatılmaktan beter edildi. İşlevsiz hale getirilerek kapasitesi küçültüldü, 160 yıllık tecrübesi göz ardı edildi" dedi. Kaymakçı, kurtarma işinin TTK‘ya ait fabrika veya Türkiye‘deki başka herhangi bir firma tarafından yapılmayıp da Çin‘e devredilmesinin anlayış eksikliğinden kaynaklandığını, "Uzman sorunumuz yok, Karadon‘daki iş kazası 10 sene önce bile olsaydı, Çin‘li Min‘li aramaz, kurum bu işi tecrübesi ve ekip ruhu ile yapardı" diye aktardı.
Öte yandan Maden Mühendisleri Odası, dün yaptıkları basın açıklamasıyla göçük altındaki işçilerin çıkarılması için sorumluluk üstlenmeye hazır olduklarını, Çinli firmaya ihalenin büyük ayıp olduğunu duyurdu. Genel Başkan Mehmet Torun, "Görevimiz olmamasına rağmen, kamusal sorumluluk gereği ve hiçbir karşılık beklemeden, iki işçinin çıkarılması için sorumluluk üstlenmek istiyoruz" dedi.
EKİP NASIL TASFİYE EDİLDİ?
Erdoğan Kaymakçı, fabrikada eskiden maden kuyularının bakım işlerine kurumun etüd servisi bakıyordu diyerek bu birimin etkisiz hale getirilişini anlattı: "Fabrikada kuyu montajıyla ilgilenen mühendisler vardı. Baştarla‘da oksijen-asetilen fabrikasının yanında şantiyeleri bulunuyordu. Etütte, projeler çizilir ya da detaylanır, şantiye ekibi kuyu için gerekli parçaları üretirdi. Zamanla etüd bu işlerden vazgeçti, şantiye ise maden makinaları fabrikasına devredildi." Kaymakçı, "Belediyelerdeki itfaiye teşkilatının maliyeti olur mu? ‘Akut‘ bir dağ başında kalmış üç kişiyi anında kurtardığı için baş tacı ediliyor da, ‘akut‘ gibi hizmet verebilen Maden Makineleri Fabrikası neden ‘yük‘ oluyor?"
DÖVİZ ÇIKIŞINI ENGELLİYORDU
Fabrikada, ocaklarda kullanılan tüm ekipman üretilerek yurt dışına döviz çıkışı engelleniyordu diyen Kaymakçı, 1949‘dan bugüne üretilen 76 kalem maden makina ve teçhizatının 2009‘da 35‘e düşürüldüğünü belirtti.
Fabrikada ise 1974-1979 arası ortalama 1000 kişi çalışırken bugün bu sayı 230‘a geriledi. Teknik eleman sayısı ise 23.  Kaymakçı, "Çalışan sayısının 200‘ün altına inmesi fabrikanın yarı kapatılması anlamına geliyor. Kurumun yine de teknik eleman yönünden ve makine-teçhizat temin ve imalatı açısından sıkıntısı yok. Önemli olan işçilerin çıkarılması ve fabrikanın tekrar işlevselleşmesi için bir iradeyi hayata geçirmek" diye ekledi. Bir Gün 4 Kasım 2010

Okunma Sayısı: 148
Yayın Tarihi: 08.11.2010