ULUSLARARASI MADENCİLİK VE ÇEVRE SEMPOZYUMU BAŞLADI
Bodrum Turgutreis Kefaluka Hotel` de düzenlenen Uluslararası Madencilik ve Çevre Sempozyumu 28 Eylül Perşembe günü açılış konuşmalarıyla başladı. Sempozyum 29 Eylül 2017 tarihinde sona erecektir.
Oda Başkanımız Ayhan Yüksel‘ in Sempozyum Açılış Konuşması:
Saygıdeğer Katılımcılar,
Değerli Meslektaşlarım,
Hepinizi Maden Mühendisleri Odası 45. Dönem Yönetim Kurulu ve şahsım adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum.
Maden Mühendisleri Odamızın düzenlediği Madencilik ve Çevre Sempozyumu bu yıl ilk kez uluslararası düzeyde düzenlenmekte olup bu başarıya imza atan ekibin bir üyesi olmaktan ve burada sizlerle birlikte olmaktan büyük bir onur duyduğumu öncelikle belirtmek isterim.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası; mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki maden mühendislerini temsil etmektedir. Odamız üyelerinin hak ve menfaatlerini kamu yararı temelinde korumak ve geliştirmek, üyelerinin mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası; meslek alanları üzerinden ülke gerçekleri hakkında üyelerini ve halkı bilgilendirmekte, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmekte ve bunların yaşama geçirilmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedir.
Bu temel yaklaşım içerisinde Odamız, her dönem kongre, sempozyum ve çalıştaylar düzeyinde onlarca etkinlik düzenlemektedir. Bu etkinliklerde uzmanlık alanlarımızla ilgili gelişmeleri ve mesleki sorunlarımızı konunun tüm taraflarıyla birlikte değerlendirme olanağı yakalıyor, ülkemizde ve dünyadaki bilimsel ve teknik gelişmeleri, sektörel bilgi, deneyim ve yeniliklerle ar-ge çalışmalarını paylaşıma açıyoruz.
Bu kapsamda düzenlenen etkinliklerimizden birisi olan, büyük bir emek ve özveriyle geliştirilerek uluslararası düzleme taşınan Uluslararası Madencilik ve Çevre Sempozyumu, ülkemizde bilimsel ve mesleki olarak düzenlenen önemli organizasyonlardan birisidir.
Sempozyumda düzenlenen oturumlar, sunulan bildiriler ve dile getirilen görüşler Maden Mühendisliği uzmanlık alanına giren konularda başta birliğimiz olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin görüşlerinin oluşturulmasına kaynak oluşturmaktadır.
Düzenlediğimiz bilimsel etkinlikler ile her yıl üretilen yeni bilgi ve teknolojiyi meslektaşlarımıza ve üyelerimize ulaştırmanın zeminini yakalıyoruz.
Odamız tarafından düzenlenen kongreler, sempozyumlar ve çalıştaylar ısrarla sürdürülmeseydi, demokratik işleyiş içinde mesleki sorunların ele alınmasına, çözümlenmesine ve ortak görüş oluşturma yöntemine ilişkin bu kadar köklü bir geleneği yaratmış olamayacaktık. Odamız bilimi reddeden, bilimsel etkinliklerimizi engellemeye çalışanlara karşı bilimin ve tekniğin ışığında yürümeye ve bu geleneği sürdürmeye devam edecektir.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım;
Her tür faaliyette olması gerektiği gibi maden mühendisliği uzmanlık alanlarına giren konularda da izlenen politikalar ile uygulamalarda ana kriter olarak kamu yararının korunması ve bilimsel normlar esas alınmalıdır.
Bu nedenle; yaşadığımız yüzyılda, çeşitlenerek ve derinleşerek küresel bir krize dönüşen çevre sorunlarının çözümlenmesi amacıyla maden mühendisliği temelinde kamusal yararın ve bilimin ışığında toplumcu politika ve ilkelerin oluşturulması ile hayata geçirilmesi yönünde çalışmalar yapmak odamız için bir zorunluluktur. Odamız tarafından altıncı kez düzenlenen bu sempozyum maden mühendisliği mesleği ve çevre alanında üretilen çalışmaların en geniş kesimlerce paylaşılmasını ve tartışılmasını amaçlayan önemli bir platform olacaktır.
Sempozyum kapsamında bilim insanlarının, uzmanların yoğun emekle hazırladıkları bildiriler, siz katılımcıların katkıları ve bunların sonucunda hazırlanacak sonuç bildirisinin ilgili bakanlıkların bürokratları ve siyasal iktidarca önemsenmesi gerekmektedir. Odamız, üyelerimiz ve sektör adına bu görüşlerin takipçisi olacaktır.
Enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan madencilik "olmazsa olmaz" üretim faaliyetlerinden biridir. Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyılda çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi de mümkün değildir. Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. Ancak madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de ekolojik çevreyi tahrip etmemek olmalıdır.
Sanayileşmeyle birlikte artan üretim faaliyetleri ve aşırı tüketiminin sonuçları günümüzde daha net görülmektedir. Kaynakların sınırsız olmadığının anlaşılması ile birlikte "çevre"nin önemi de daha çok ortaya çıkmıştır. Bilimsel olmayan yanlış üretim yöntemleri, mevzuata ve bilime uygun olarak verilmeyen madencilik izinleri, yasal mevzuatın yetersizliği, denetimsizlik gibi nedenlerle "madencilik" ve "çevreye duyarlılık" bugüne kadar birbirine zıt iki kavram gibi algılanmıştır. Oysa çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına/yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek aksine sektörün gelişimine katkı sağlayacaktır.
Çevresel sorunlar konusunda ağırlıkla suçlanan üretim alanlarından biri de, madencilik sektörüdür. Bu suçlamaların haklı ve haksız yanları bulunmaktadır. Haksız yanların başında birçok çalışma alanının olumsuz çevresel etkileri göz ardı edilerek madenciliğin öne çıkartılmış olmasıdır. Örneğin başta inşaat ve kimya sanayi olmak üzere, ulaşım, demir-çelik, gemi-inşa gibi sektörlerin üretim çalışmalarının kirletici, tüketici ve bozucu etkisi çok daha fazladır. Ülkemizde madencilik faaliyetleri için kullanılan alan miktarı yerleşim alanlarının yaklaşık %8`i, endüstri ve ticari alanların % 41`i kadardır. Madencilik alanları, son verilere göre ülkenin yaklaşık binde 9,5 kadarıdır.
Haklı olan ya da olabilecek eleştirileri de yok saymak ve gereğini yapmamak sektörün sorunlarını çözmek yerine daha da artıracaktır. Madencilik çalışmaları sırasında ortaya çıkan olumsuz çevresel etkiler konusunda sektörde bulunan tüm kesimler sorumluluklarını üstlenerek gereklilikleri yerine getirmelidir.
Madencilik sektöründe çalışan şirketlerin sermaye birikimlerinin yetersizliği, günü birlik ve plansız madencilik uygulamaları, yetersiz ya da yanlış mevzuat düzenlemeleri, son yıllarda giderek artan denetimsizleştirme politikaları madencilik çalışmalarının gerekli hedeflere ulaşmasına engel olmaktadır. Madenciliğin çevre ile barışık, insan odaklı yürütülmesi gerekliliğinin benimsenmesi ve egemen olması durumunda madencilik çalışmalarının eleştirilerin hedefi olmaktan çıkacağı açıktır.
Saygıdeğer Delegeler,
Değerli Meslektaşlarım,
Anayasamızın 56. maddesi " Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." 168. maddesi ise "Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir." şeklindedir. Bu anlamda, madenlerimizi kamu yararına işletmek ve aynı zamanda çevreyi korumak bir kamusal sorumluluktur. Hiç bir gerekçe ile bu olguya duyarsız kalınmamalıdır.
Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi için; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar, meslek odaları ve üniversitelerin ortak çalışması ve yapıcı işbirliği gerekmektedir. İlgili tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak madencilik politikaları ister yerli olsun ister milli olsun uygulaması ve başarılı olması mümkün değildir.
Madencilik çalışmalarının; çevre ve insan odaklı anlayışla, bilim ve tekniğin gereklerine uygun olarak yapılabilmesinde önemli etmenlerden biri de maden mühendisleridir. Meslektaşlarımızın, üniversite öğretimi sırasında aldıkları bilimsel ve teknik bilgileri, meslek yaşamı sırasında edindikleri deneyimlerle birleştirerek verecekleri mühendislik hizmetleriyle yaşanabilecek madencilik ve madencilikten kaynaklanan çevresel sorunlar giderilebilecektir. Ancak, meslektaşlarımızın bu çalışmalarını özgürce yapabilecekleri ortamları sağlayacak olan Maden Kanunu ve Uygulama Yönetmelikleri gerekli güvenceyi sağlamak bir yana YTK, UMREK ve Daimi Nezaretçilik düzenlemeleriyle mesleklerini yapamaz hale gelmişler, çalışma alanları kalmamıştır. Diplomalarımız yok sayılmış, bilim ve teknik reddedilmiş, her şey MİGEM` in sertifikalarına bağlanmıştır.
Maden Kanununun ana unsuru, üretimin olmazsa olmazı olan maden mühendislerinin çalışma alanları ve koşulları kuşların uçma mesafesine ve yeteneklerine dayandırılmış ancak maden mühendislerinin kanatlarının olmadığı ve uçamadığı gözden kaçırılmıştır.
Bilindiği üzere çevresel sorunların çözümüne ilişkin gerekli mevzuat düzenlemesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Ancak bu bakanlık tarafından yapılan düzenlemelerde de maden mühendisliği bilim ve tekniği göz ardı edilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde ve İl Müdürlüklerinde maden mühendisi istihdamının artırılması, madencilikle ilgili ÇED projelerinde maden mühendisi onayının yasal hale getirilmesi sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.
Saygıdeğer Konuklar,
Değerli Meslektaşlarım,
6. Uluslararası Madencilik ve Sempozyumu diğer etkinliklerimizde olduğu gibi her defasında kendi başarı çıtasını aşarak bugünlere gelmiştir. Bu çalışma gerçek bir ekip ruhuna ve üretim aşkına dayanmaktadır. Bu ekibin bir üyesi olmaktan onur duyduğumu bir kez daha paylaşmak isterim.
Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen yürütme kurulu üyelerimize, Muğla İl Temsilciliğimize, etkinliğin bilimsel niteliğini yükselten bilim kurulu üyelerimize, bildiri ve sunum hazırlayan bilim insanlarına, yönetimleriyle katkı koyan oturum başkanlarımıza, sempozyumumuza desteklerini esirgemeyen tüm sektör kurum ve kuruluşları ile değerli yöneticilerine teşekkür ediyorum.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası adına hepinizi sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyor, etkinliğimizin madencilik sektörüne, üyelerimize ve ülkemize önemli katkılar koyacağı inancıyla başarılı geçmesini diliyorum.
Saygılarımla,
Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
28 Eylül 2017, Bodrum