TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TÜRKİYE 27. ULUSLARARASI MADENCİLİK KONGRESİ ve SERGİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ

TÜRKİYE 27. ULUSLARARASI MADENCİLİK KONGRESİ ve SERGİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ

TÜRKİYE 27. ULUSLARARASI MADENCİLİK KONGRESİ ve SERGİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ

Türkiye 27. Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi 22-25 Mart 2022 tarihlerinde Antalya Belek, Granada Hotel’de gerçekleştirilmiştir. Kongre tarihi daha önce 2021 olarak belirlenmiş ancak küresel ölçekte yaşanan Covid-19 pandemisinin getirdiği olumsuz koşullar nedeniyle 2022 yılına ötelenmek zorunda kalınmış ve Kongre başarıyla gerçekleştirilmiştir.

1969 yılında başlanılan ve 27.si yapılan Kongre yurtiçi ve yurtdışı madencilik çevrelerinden çok büyük bir ilgi görmüş, 43’ü yabancı, 189’u kadın olmak üzere toplam 1.112 delege katılımı ile tamamlanmıştır. Kongreye 208 bilimsel bildiri özeti gelmiş, bunlardan 107 adedi bildiriler kitabına basılmak üzere kabul edilmiştir. Kabul edilen bildirilerin 32 adedi yurtdışından ve 75 adedi ise yurtiçinden yazarlara aittir. Bildirilerin 15 adedi online, 16 adedi poster ve 73 adedi yüz yüze sunulmuştur. Ayrıca, 4 adet de özel ya da ticari sunum yapılmıştır. Etkinlik kapsamında düzenlenen madencilik sergisine katılan firma sayısı 48 olmuştur. Serginin toplam net alanı 960 m2 olarak gerçekleşmiştir. Kongreye 14 ayrı sponsorluk sağlanmıştır.

Kongre Yürütüme Kurulu olarak, Pandemi koşullarını yakından takip ederek Kongrenin 2022 yılında yüz yüze yapılması kararını almış ve Kongreyi yüksek bir başarıyla tamamlanmasının mutluluğunu yaşamaktayız.

IMCET 2022, insanı, doğayı ekonomiyi ve toplumsal yaşamı bir bütün olarak değerlendirerek madencilikle ilgili aşağıda yer alan tespitleri yapmış ve bunu kamuoyu ile paylaşmaya karar vermiştir.

  • Madencilik, Dünya ekonomisinin temel sektörlerinin başında gelir. İnsanlık var oldukça yeni ürünleri ortaya çıkartılması ve artan hammadde taleplerinin karşılanması için madencilik faaliyetleri kaçınılmazdır. Dolayısıyla uygarlığını geliştirmesinde ve sürdürülmesinde madenciliğin payı artarak devam edecektir.
  • Son yıllarda uluslararası düzeyde artan çatışma ve savaş ortamı, kapitalist üretim sisteminin yarattığı eşitsizlikler ve aşırı kar hırsı, uluslararası ölçekte madenlerin talanını gündeme getirmiştir. Bu durum ek sosyal ve politik sorunlara yol açmış, ulusların ekonomik büyüme, gelişme ve refahına engel olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bölge halkını yok sayarak, yerel ekonomileri, diğer doğal kaynakları ve çevreyi dikkate almadan yürütülen bu tür madenlerin faaliyetleri sonlandırılmalıdır. Doğa dostu ve çevre ile uyumlu, halk ile barışık bir madencilik temel hareket noktası olmalıdır.
  • Madenler, kendiliğinden oluşmuş olması nedeniyle insanlığın ortak malı olarak görülmeli, kaynak kaybının en aza indirerek kamu çıkarlarının artırmaya yönelik politikalar benimsenmelidir.
  • Madenlerin işletilmesinde havza ölçeğinde planlama yapılmalı, büyük ölçekli madencilik desteklenerek kaynak kayıpları en aza indirilmeli, verimlilik yükseltilmelidir.
  • Madencilik faaliyetlerinde yeni üretim metotları ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi için çaba gösterilmeli, ilgili her türlü bilimsel çalışma desteklenmeli, AR-GE çalışmalarına kaynak ayrılmalıdır. Üniversite, sanayici, işletmeci arasında işbirliği sağlanmalıdır.
  • Ülkemizin enerji ihtiyacının sağlanmasında yerli kömüre dayalı termik santrallerle birlikte, hidrolik ve yenilenebilir kaynaklardan (rüzgâr, güneş, jeotermal, dalga vb.) en üst düzeyde yararlanılmalıdır. Bu konuda Odamız tarafından belirlenmiş olan "Ulusal Madencilik Politikaları esas alınmalıdır.
  • Ülkemiz enerji gereksinimi öz kaynaklardan sağlanmalıdır. Ancak düşük kalorili fosil yakıtlara dayalı termik santraller kurulmadan önce uygun kazan tasarımları geliştirilmeli, bu deneyimlerden yararlanılarak yeni santraller projelendirilmeli ve inşa edilmelidir.  Düşük kalorili kömürlerin yakma teknolojileri konusunda çalışmalar yapılmalı, bu konuda çalışma yapanlar desteklenmelidir.
  • Özellikle, 80`li yılların başından itibaren yürütülen özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans ve benzeri yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyimini dağıtmıştır. Yoğun birikime ve deneyime sahip olan kamu kurum ve kuruluşlarının, yerini, madencilik kültürü bulunmayan, teknik eleman ve alt yapı olarak yetersiz şirketlere bırakması oldukça olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının tüm dünyada azalmasına karşın ülkemizde artmasına neden olmuştur. Kamusal politikalara geri dönülmelidir.
  • Üretim süreçlerinde yaşanan bu dönüşüm iş kazalarının artmasına neden olmakta, önemli ölçüde can ve mal kaybı ile, kalıcı iş göremezlik durumu yaratmakta, Ülkemiz evrensel standartlarının çok gerisine düşerek, iş kazalarının zeminini kalıcılaştırmaktadır. Bu sorunun çözülebilmesi için çalışma yaşamında gerekli alt yapı yaratılmalı, mühendislik bilim ve tekniğinin tüm alt sektörlerde yaşama geçirilmesi ve sektörde çalışma ilişkilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
  • Birçok ekonomik faaliyet doğaya zarar vermektedir. Dünyamızın geleceği açısından bu zararın en az düzeye indirilmesi zorunludur. Madenlerin üretiminden başlayarak nihai ürüne kadar tüm aşamalarda, çalışanların, insanların ve halkın sağlına dikkat edilmelidir.
  • Artan üretim maliyetleri gerekçe gösterilerek güvenli bir çalışma ortamı yaratma sorumluluğundan kaçınılmamalı, üretim baskısı altında sağlıksız ortamlarda, düşük ücret kıskacında çalışmaya izin verilmemelidir.
  • Maden mühendisliği eğitimi gelişmiş ülke standartlarının çok uzağındadır. Ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli ihtiyaçları planlanarak, nitelikleri yüksek, ihtiyaçlara hizmet eden, geleceği kurgulayabilen üst seviyede mühendis yetiştirebilmek için, mevcut üniversite anlayışı ele alınmalı ve eğitim programları yeniden düzenlemelidir.
  • Eğitimin en önemli unsurlarından birinin uygulama olduğu gerçeğinden hareketle, mühendislik eğitiminde uygulamaya özel bir önem verilmelidir.
  • Bilimde en yeni teknolojilerden biri olan sanal gerçekliğin üniversite eğitimleri ile mesleki eğitimlerde kullanılması bir an önce başlatılıp, yaygınlaştırılmalıdır.


Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Türkiye 27. Uluslararası Madencilik Kongre ve Sergisi
Yürütme Kurulu


 

Okunma Sayısı: 465
Yayın Tarihi: 25.03.2022