TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TÜRKİYE 25. ULUSLARARASI MADENCİLİK KONGRESİ VE SERGİSİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Sayın Birlik Başkanım;

Saygıdeğer Sektör Temsilcileri;

Kongremizi Destekleyen Kurum ve Kuruluşların Değerli Yöneticileri;

Sevgili Meslektaşlarım,

Yüzlerce ve binlerce km. uzaklıktan gelerek bizlere destek veren, yaptıkları bilimsel çalışmalar ile dünya ve ülkemiz madenciliğine ışık tutacak olan sektörümüzün değerli bilim insanları ve basınımızın güzide temsilcileri;

Mezopotamya`dan  Trakya`ya, Kafkasya`dan Ege`ye, uzak Asya`dan Akdeniz`e doğru bir kısrak başı gibi uzanan, kültürlerin ve uygarlıkların beşiği ülkemize, buram buram tarih kokan her santimetre karesinde doğal güzellikleri barındıran turizmin başkenti Antalya`ya hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Hepinizi TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, ve şahsım adına saygıyla, sevgiyle ve dostlukla selamlıyorum.

Yüzlerce yıl uygarlıklara ve kültürlere ev sahipliği yapmış olan bu coğrafyada maalesef ki onlarca yıldır savaşlar devam etmekte kan ve gözyaşı eksik olmamaktadır.  Emperyalist ve küresel güçler tarafından coğrafyanın yer altı ve enerji hammadde kaynaklarını ele geçirmek ve yönetmek amacıyla çıkarılan savaşlar ne yazık ki dış politikada izlenen "stratejik derinlik" politikası nedeniyle ülkemize de sıçramıştır. Suruç katliamıyla başlayan Diyarbakır, Ankara, İstanbul, Gaziantep, Bursa ve Kayseri katliamlarıyla devam eden ölümler sadece ülkemizle sınırlı kalmamış Paris, Belçika, Berlin ve son olarak İsveç`te yaşanan ölümler sonucu yüzlerce ülkemiz ve dünya vatandaşı yaşamını kaybetmiş ve ne ülkemizde ne de dünya da can güvenliği kalmamıştır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak, savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmaya ve terörü kınamaya devam edeceğimizi bir kez daha sizlerin huzurunda deklere ediyorum.

Saygıdeğer Konuklar,

Değerli meslektaşlarım;

24. Kongremiz, 43 ülkeden 300`e yakını yurtdışı olmak üzere 1207 delegenin katılımının sağlanmasıyla bir rekor kırmış ve dünyanın sayılı kongreleri arasında hak ettiği saygınlığı kazanmıştır. Ne yazık ki içerisinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan savaş ortamının ülkemize de sirayet etmesi nedeniyle bu yıl katılan ülke sayımız 24`e yurtdışı delege sayımız ise 81‘e düşmüştür. Yurtdışında ki bilim insanlarının ve meslektaşlarımızın bu kaygı ve endişelerini saygı ile karşılarken, bu koşullarda dahi bizlerle birlikte olan, bizleri yalnız bırakmayan yurtdışı delegelerimize ayrıca teşekkür ediyorum.

Ancak üzülerek belirtmek istiyorum ki 24 ülkeden meslektaşlarımız ve bilim insanları hem kendi bilimsel çalışmalarını bizlerle paylaşmak, hem de bizlerin ülkemizde yapmış olduğumuz bilimsel araştırmalar hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla kongremize katılırken ülkemizin madenciliğinin bilimsel ve teknik esaslara göre gelişiminden sorumlu olan ETKB ile bağlı kuruluşlarının uluslararası düzlemde ülkemizi temsil eden bu en büyük ve  en kapsamlı kongreyi desteklemesi ve sahip çıkması gerekirken kongremize delege dahi göndermemesi, gönderilmesi onaylanmış delegasyonun iptal edilmesi ve bizlerin davet ettiği üyelerimize dahi izin verilmemesi kabul edilebilir bir anlayış değildir.

Bakanlığın bilimi red eden bu anlayışı derhal terk ederek geleceğimizi, sektörümüzü ve mesleğimizi aydınlatacak olan bilimsel çalışmaların önünü açması ve desteklemesi gerekmektedir.

Saygıdeğer Konuklar;

Sevgili Meslektaşlarım;

1980 yılından itibaren her türlü uyarımıza ve eleştirimize rağmen neo liberal politikalar ülkemizde istisnasız olarak uygulanmıştır. Uygulanan bu politikalar sonucu özelleştirmeler tamamlanmış, taşeronlaşma ile "mesleğimiz de dahil olmak üzere"  emek değersizleştirilmiş, esnekleşme ve kuralsızlaşma düzenlemeleri ile devam eden süreç denetimsizleştirme ile zirveye ulaşmıştır. Ancak İngiltere`nin yaşadığı Brexit süreci ve nedenleri, ABD seçimlerinde dile getirilen milli ve yerli kavramları ülkemizde ve sektörümüzde dile getirdiğimiz eleştirilerin haklılığını göstermiştir.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak yıllar önce temel ilkelerini ortaya koyduğumuz "Ulusal Madencilik Politikaları" ancak bugün keşfedilerek "milli ve yerli enerji ve madencilik stratejileri" belirlenmeye çalışılmaktadır. Ancak her zaman olduğu gibi yine  geç kalınmıştır.

Yıllar önce odamız tarafından belirlenmiş olan madencilik politikalarının en temel ilkelerinden olan; "Madencilik sektörünün tüm alt sektörlerinde üretim arttırılmalıdır. Ancak, söz konusu üretimin hedefi dış satım değil, ülke sanayi sektörleri olmalıdır.

Madencilik sektörünün ülke kalkınmasında ki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır.  " ilkesi ile "Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli maden kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır.

Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakımından, yerli maden kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. " ilkesinin anlamı ve önemi yeni anlaşılmış ve Bakanlık bürokratları tarafından siyasilere yeni keşifler bulunmuş gibi sunulmaktadır.

Kamuoyunun bilgisine sunulan "milli madencilik ve enerji politikası" odamız politikaları ile benzeşiyor gibi görünse de  hem yaşama geçirilmesi konusunda hem de teknik ayrıntıları konusunda endişelerimiz bulunmaktadır.

-Birinci endişemiz bir taraftan "milli ve yerli madencilik"ten bahsederken diğer taraftan Eti Maden İşletmeleri`nin Türkiye Varlık Fonu`na devredilerek uluslar arası sermayeye açılmasıdır.

-İkinci endişemiz yerli kömürün enerjideki payının artırılacağı söylenirken yerli kömürlerimizin kullanımına ilişkin teknolojik çalışmaların ne şekilde yürütüleceği konusundaki belirsizlikler ve eksikliklerdir.

-Üçüncü endişemiz ülkemiz madencilik politikalarını belirleyen Maden Kanunu`nun son 15 yıl içerisinde 3 kez değiştirilmesi ve son kanun değişikliğine ilişkin yönetmeliğin 2 yılı aşkın bir süredir hala çıkarılamaması ve hem bakanlık hem de sektör tarafından yeni bir maden kanunu değişikliğinin gündeme alınma ihtiyacının ifade edilmesidir. 

-Önemli bir diğer eleştirimizde 2012 Haziran Genelgesi ile yapılamaz hale gelmiş olan aramaların bağımsız yargı tarafından iptal edilen genelgeye rağmen, bürokratik uygulamalar nedeniyle hukuka aykırı bir şekilde hala devam ediyor olmasıdır.

Odamız; Birliğimiz ve bağlı odaları ile birlikte hukukun evrensel değerleri için, bilimin ve tekniğin yaşamın her alanında egemen olması için, demokrasi ve laiklik için, barış ve eşitlik için, ülkemizin geleceği için cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya devam edecektir. Her türlü yanlışa ve dayatmaya itiraz edecek ve hayır diyecektir.

Saygıdeğer Konuklar,

Değerli Katılımcılar;

Madenler, milyonlarca yılda oluşan ve tüketildiğinde yenilemeyen kaynaklar olup oluşumunda hiçbir kişinin ya da sınıfın emeği yoktur.  Bu nedenle çok iyi planlanarak bir gramının dahi kaybedilmeden insanlığın ortak değerleri, toplumun refahı ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçları doğrultusunda üretilmelidir.

Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. İnsan onuruna ve emeğine saygı, madencilik faaliyetlerinin planlanma ve uygulanmasında hareket noktası olmalıdır. Kamu yararı öncelikli olarak göz önünde tutulmalıdır.

Dünya`da ve ülkemizde 30 yıldır uygulanmakta olan neoliberal politikalar sonucu değişen çalışma koşulları ve ilişkileri nedeniyle madencilik sektöründe yaşanan ölümler artmış ve maden mühendisleri de ya yaşamlarını kaybetmişler ya da günah keçisi ilan edilerek önce sanık sonra da mahkum olmuşlardır.

Maden ocaklarında yaşanan ölümler kaza da fıtrat ta değildir. Yapılacak bilimsel çalışmalarla ve mühendislik önlemleriyle önlenebilecek olaylardır.  Maden mühendisliği bilim ve tekniği hem dünyada hem de ülkemizde ölümlerin sona erdirilmesi için gerekli gelişmeleri sağlamış durumdadır. Çalışanları koruyacak, güvenli bir çalışma ortamı yaratacak önlemleri almak ve uygulamaları denetlemek devletin ve işverenlerin asli görevidir. Bunun en temel yolu da ocaklara maden mühendisliği bilim ve tekniğinin girmesini sağlamaktır. Bu konuda meslek odalarını reddetmek yerine onların deneyim ve bilgi birikiminden yararlanmak tüm kesimlerin faydasınadır.

Madencilik faaliyetleri ve maden üretimleri, bireysel ve toplumsal gereksinimlerin karşılanmasında temel öneme sahip alanlardan birisidir. Madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de çevreye duyarlılık olmalıdır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi mümkün değildir. Sanayileşmeyle birlikte artan üretim faaliyetleri ve aşırı tüketiminin sonuçları günümüzde daha net görülmektedir. Kaynakların sınırsız olmadığının anlaşılması ile birlikte "çevre"nin önemi daha çok ortaya çıkmıştır. Diğer tüm üretim çalışmaları gibi madenciliğin de doğal çevre üzerinde bozucu bir etki yaratmakta olduğu bir gerçektir. Madencilik faaliyetleri, genel üretim süreçlerinin bir parçası olarak doğal çevre ile belli bir ilişki ve çelişki halinde sürdürülebilmektedir.

Madencilik sektörünün azami üretim, yanlış üretim metotları, uygunsuz verilen madencilik izinleri, yasal mevzuatın yetersizliği ve denetimsizlik gibi nedenlerle ülkemizde ve dünyada "madencilik ve çevreye duyarlılık" birbirine zıt iki kavram olarak algılanmıştır. Oysa çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişmesini engellemeyecek tam aksine olumlu yönde katkı yapacaktır.

Saygıdeğer Konuklar, Değerli Delegeler,

Uluslararası Madencilik Kongre ve Sergisi yarım yüzyıldır devam eden ve her birinde ülkemiz ve dünya madencilik sektörüne yenilikler getiren, dünyada ki gelişmeleri ülkemize taşıyan, meslektaşlarımızın gelişimine katkı sağlayan bir kongre olmuştur.

25. Kongremizde bu ilkeden yola çıkarak kendini yenilemiş ve geliştirmiştir. 25. Kongremizin en önemli özelliği madencilik alanında söz sahibi ve otorite olan 11 bilim insanını çağrılı bildiri sunmak üzere davet ederek ülkemiz madenciliğine ve siz değerli katılımcılarımıza katkı sunmak hedeflemiştir. Kongremiz kapsamında sunularak tartışmaya açılacak olan tüm bildirilerin dünya ve ülkemiz madenciliği ile insanlığa önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu olarak; yarım asırdır istikrarlı bir şekilde kongremizi bu günlere taşıyarak bizlere bu onuru ve gururu yaşatan yönetim kurulu üyelerimize ve Oda organlarımıza, kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen yürütme kurulu üyelerimize, etkinliğin bilimsel niteliğini yükselten bilim kurulu üyelerimize, bildiri ve sunum hazırlayan bilim insanlarına, yönetimleriyle katkı koyan oturum başkanlarımıza, kongremize desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşları ile değerli yöneticilerine teşekkür eder saygılar sunarız.

Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı

Okunma Sayısı: 359
Yayın Tarihi: 15.04.2017