Taşkömürünün Sessiz Çığlığı: Uzun Mehmet’i Anma Günü’nde Emek ve Mücadele Vurgusu

TAŞKÖMÜRÜNÜN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Uzunmehmet’ i Anma Günü
Bugün burada, yalnızca bir şehrin düşman işgalinden kurtuluş gününü kutlamak için değil, aynı zamanda emeğin, direnişin ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline gelen bir değeri; Uzun Mehmet’i anmak için toplanmış bulunuyoruz.
Uzun Mehmet tarafından bulunan kömür, Zonguldak’ı bir zamanlar Türkiye’nin sanayi kalbine dönüştürmüş, emekle yoğruldu bu şehir alın teriyle ve ışık umuduyla büyümüştür. 1. Dünya Savaşı sonrası emperyalist güçlerin gözü, bu zenginlik dolu topraklara dikilmiş Fransızlar tarafından işgal edilen Zonguldak, sadece toprağını değil, emeğini, alın terini, geleceğini de tehdit altında bulmuştur. Ama bu halk, teslim olmamış, işgalciler geldikleri gibi gitmişlerdir.
Uzun Mehmet, Zonguldak’ın ve Türkiye’nin madencilik tarihine damgasını vuran sembol bir isim olmuştur. Zonguldak Havzası 1980’li yıllara kadar Türkiye’nin bir numaralı ağır sanayi bölgesi haline gelmiş, ülkemizin kalkınmasına yön vermiştir. Kurum ülkemizin tek taşkömürü üreticisi bir kamu iktisadi teşekkülü olarak uzun yıllar kendisine verilen görevi yerine getirmiş ancak 1980 yılından sonra uygulanan bilinçli politikalar sonucu zor durumlara düşürülmüştür. Bugün halkın alın teri ile kurulan bu kuruma sahip çıkılmıyor, TTK, bu önemli mirası taşıyamayacak kadar yıpratılmış, yalnız bırakılmış bir hale gelirken, kömürün zenginliği değil, yoksulluğu kalmış durumda. Emekçiler hâlâ ölümle burun buruna, hala işçi sağlığı ve işgüvenliği eksikliğinin kıskacında çalışıyorlar. Soma’dan Karadon’a, Amasra’dan Ermenek’e kadar yaşanan facialar, TTK’nin işlevsizleştirilen yapısını ve devletin bu alandaki sorumluluktan nasıl geri çekildiğini açıkça göstermektedir. Her seferinde bir daha olmayacak dediler ama hiçbirşey değişmedi, çünkü TTK artık üretim yapan bir kurum değil, siyasi iktidarların oy deposu haline getirilmiş bir kurumdur. Atıl bırakılmış, çürümeye terk edilen bir yapı haline gelmiştir. Ne doğru düzgün yatırım yapılıyor, ne de genç işçi alımıyla geleceği planlanıyor. Kurum göz göre göre çöküyor. Halk ithal kömüre mahkum ediliyor. Kurum, giderek özelleştirme baskısıyla karşı karşıya bırakılıyor.
Uzunmehmet’ i Anma Günü
Bugün burada, yalnızca bir şehrin düşman işgalinden kurtuluş gününü kutlamak için değil, aynı zamanda emeğin, direnişin ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline gelen bir değeri; Uzun Mehmet’i anmak için toplanmış bulunuyoruz.
Uzun Mehmet tarafından bulunan kömür, Zonguldak’ı bir zamanlar Türkiye’nin sanayi kalbine dönüştürmüş, emekle yoğruldu bu şehir alın teriyle ve ışık umuduyla büyümüştür. 1. Dünya Savaşı sonrası emperyalist güçlerin gözü, bu zenginlik dolu topraklara dikilmiş Fransızlar tarafından işgal edilen Zonguldak, sadece toprağını değil, emeğini, alın terini, geleceğini de tehdit altında bulmuştur. Ama bu halk, teslim olmamış, işgalciler geldikleri gibi gitmişlerdir.
Uzun Mehmet, Zonguldak’ın ve Türkiye’nin madencilik tarihine damgasını vuran sembol bir isim olmuştur. Zonguldak Havzası 1980’li yıllara kadar Türkiye’nin bir numaralı ağır sanayi bölgesi haline gelmiş, ülkemizin kalkınmasına yön vermiştir. Kurum ülkemizin tek taşkömürü üreticisi bir kamu iktisadi teşekkülü olarak uzun yıllar kendisine verilen görevi yerine getirmiş ancak 1980 yılından sonra uygulanan bilinçli politikalar sonucu zor durumlara düşürülmüştür. Bugün halkın alın teri ile kurulan bu kuruma sahip çıkılmıyor, TTK, bu önemli mirası taşıyamayacak kadar yıpratılmış, yalnız bırakılmış bir hale gelirken, kömürün zenginliği değil, yoksulluğu kalmış durumda. Emekçiler hâlâ ölümle burun buruna, hala işçi sağlığı ve işgüvenliği eksikliğinin kıskacında çalışıyorlar. Soma’dan Karadon’a, Amasra’dan Ermenek’e kadar yaşanan facialar, TTK’nin işlevsizleştirilen yapısını ve devletin bu alandaki sorumluluktan nasıl geri çekildiğini açıkça göstermektedir. Her seferinde bir daha olmayacak dediler ama hiçbirşey değişmedi, çünkü TTK artık üretim yapan bir kurum değil, siyasi iktidarların oy deposu haline getirilmiş bir kurumdur. Atıl bırakılmış, çürümeye terk edilen bir yapı haline gelmiştir. Ne doğru düzgün yatırım yapılıyor, ne de genç işçi alımıyla geleceği planlanıyor. Kurum göz göre göre çöküyor. Halk ithal kömüre mahkum ediliyor. Kurum, giderek özelleştirme baskısıyla karşı karşıya bırakılıyor.
Okunma Sayısı: 6
Yayın Tarihi:
21.06.2025
Fotoğraf Galerisi