SOMA KATLİAMI İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI(14.05.2014)
Değerli Basın Mensupları,
Türkiye‘de 24 Ocak 1980 ekonomik kararlar ile özelleştirmeler başlamış ve ilk özelleştirmeler de en çok kar getireceği öngörülen maden işletmeleri ile hayata geçirilmiştir.
Türkiye Kömür İşletmeleri‘nin (TKİ) 2005‘te aldığı kararla rödovans (maden ocaklarının işletmesinin kiraya verilmesi) karşılığı işleri özel sektöre devretme kararı almasıyla madenlerde denetimsizlik daha da artmıştır. Devletin işlettiği dönemlerde de madenlerde kazalar yaşanmıştır; ancak hiçbiri bu kadar büyük çapta olmamıştır.
Soma Maden Ocakları da 2005 yılında rödovans karşılığı özelleştirilen maden ocaklarından biridir. Özelleştirmelerden önce her işletme bünyesinde yer alan eğitim emniyet başmühendislikleri işletmelerin güvenliğini sağlarken, özelleştirmelerin ardından bu denetlemeler Çalışma Bakanlığı‘na kalmıştır. Çalışma Bakanlığı‘nın bu konuda yeterli altyapıya ve deneyimli maden mühendislerine sahip olmaması denetimlerin zayıflamasına, bu da iş kazalarının artmasına sebep olmuştur.
Taşeron işçi çalıştırma yaygınlaşmış, dolayısıyla sendikalı işçi sayısı azalmıştır. Madende yaşamını yitirenler arasında 15 yaşında bir çocuğun olması; kaçak çocuk işçi çalıştırıldığı ve denetimsizliğin en basit göstergesidir.
Yine muhalefet milletvekillerinin bundan daha 20 gün önce Meclis‘te verdikleri, Soma‘daki iş kazalarının ve sorumlularının incelenmesi için araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin reddedilmesi de hükümetin işçi cinayetlerine karşı görev ihmalini gözler önüne sermektedir.
Madenlerde hem mühendisler hem de işçiler üzerinde inanılmaz bir üretim baskısının olduğu bilinen bir gerçektir. Aşırı kar hırsı nedeniyle ortaya çıkan bu durum, devletin yani Çalışma Bakanlığı‘nın gerekli denetimleri yapmaması nedeniyle Türkiye tarihinde görülmedik bir faciaya yol açmıştır.
Bir avuç kömür için ömür tüketenler, bu aşırı kar hırsının ve denetimsizliğin kurbanı olmuştur.
Şimdi gerekli denetimi yapmayıp, maden emekçilerinin hayatına mal olanlar, bunun hesabını vermelidir.
Bunun Roboski‘den de, Madımak‘tan da, Gazi‘den de Gezi‘den de hiçbir farkı yok. Hepsinde de devletin güvenlik güçlerinin ihmali, göz yumması ve bizzat uygulaması var. Burada da devletin kamu görevlilerinin, bakanlarının, gerekli denetimi yapmayarak, böyle bir sonuca davetiye çıkardığını görüyoruz.
Hukukun yerini keyfiyetin aldığı, kişiye özel hukukun geliştirildiği, devletin istediği zaman denetim dışına çıktığı ancak hesap vermediği, kent topraklarının, suyunun, orman arazilerinin; madenlerinin, fabrikalarının satılıp kalkınma modeli olarak yutturulduğu bu son on yılda; hükümetin kalkınma modelinin sadece zenginler için ya da iktidara yakın yeni zenginler yaratılması için yapıldığı, bu modelde, emekçiye, yurttaşa, doğaya yer olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bu ülkede insanın hiçbir değerinin olmadığı, enerji bakanının, yaşamını yitiren emekçilerden "tane" diye söz etmesiyle bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Çalışma Bakanı ve Enerji Bakanı‘nı sorumluluklarının gereğini yapmayarak böyle bir faciaya davetiye çıkardıklarından dolayı istifaya davet ediyoruz. Maden sahibi başta olmak üzere gerekli önlemleri almayan, görevini ihmal ederek bu faciaya yol açanlar mutlaka yargılanmalıdır. Yargılanmalıdır ki; bir daha hiç kimse kar için insan hayatıyla oynamasın!
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
DİYARBAKIR ŞUBE
YÖNETİM KURULU