TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Madenciler bayramı ve çevre (Evrensel, 05.12.2005)

Madenciler bayramı ve çevre (Evrensel, 05.12.2005)

Madenciler bayramı ve çevre
Enver ŞAT

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye iki etkinliğe sahne oldu.

Bunlardan birisi küresel ısınmaya karşı verilen küresel tepkiydi. Dünyanın dört bir yanında küresel ısınmanın nedenleri üzerinde duruldu ve bu ısınmanın en büyük sorumlusu durumundaki ABD lanetlendi.
Küresel ısınmanın geldiği boyut insan soyunun devamını tehdit etme noktasındadır. Ya bu gidişe dur denecek, ya da doğanın kendini korumak için, kendisine zarar veren insanı ‘terbiye’ etmesi beklenecektir. Ki bu ‘terbiye’ insanoğluna çok pahalıya mal olacaktır. Dünya bu durumda yeni savaşlara ve kıtlıklara sahne olacaktır. Kitlesel göçler ve bu göçlerin ortaya çıkarttığı sorunlar insanoğluna dünyayı zindan edecektir.
Yaşlı yerküre doğal felaketleri daha önce de yaşadı, bundan sonra da yaşayacaktır. Ama bundan önceki felaketler, doğal seyrinde gelişen felaketlerdi. Oysa şimdi ufukta görünen felaket doğal değil. Bu kez sorumlu insanoğlunun kendisidir. İnsanoğlu zararlı etkinliklerle kendi sonunu hazırlamaktadır.
Bu sonun hazırlanmasında baş sorumlu anamalcı sistem ve emperyalizmdir. Fakat tek sorumlu olarak anamalcılığı ve emperyalizmi göremeyiz. Anamalcılığa ve emperyalizme yeterince karşı çıkmamak da bu suça ortak olmak değil midir?
Kyoto Protokolü günahıyla sevabıyla, küresel felakete karşı atılan küçük bir adımdır. Ama bu protokolü imzalamayan bir ABD kaldı, bir de Türkiye.
ABD’nin imzalamamasının nedeni belli.
Bütün dünyanın ürettiği CO2’nin dörtte birini ABD üretmektedir. Bunu kısıtlaması demek kârlarından olması demektir. Oysa Türkiye’nin böyle bir sorunu bulunmamaktadır. Çünkü Türkiye’nin kişi başına ürettiği CO2 dünya ortalamasının altındadır. Buna karşın Kyoto Protokolü’nün ülkemiz yöneticilerince imzalanmaması ABD’ye destek vermekten başka bir anlam taşımaz. Bu tutum ise ABD’nin suçuna ortaklıktır. Tıpkı Irak’ın işgaline destek olmak gibi.
4 Aralık ise Dünya Madenciler Bayramı’ydı. Ülkemizde de Madenciler Bayramı kutlandı. Yerin metrelerce altına helâlleşerek inip, yeryüzündekilerin rahatı için maden çıkartanların bayramıydı dün.
Ülkemizde madencinin yaşamını ve çilesini en iyi anlatanlardandır bizim Fahri Bozbaş. Fahri Bozbaş madenden emekli oldu. Şimdi “liman arkası”nda üretmeye devam ediyor. Buradan sevgili Fahri Bozbaş’ın ve bütün madencilerimizin bayramını kutluyorum.
Peki, madencilikte ne durumdayız?
Bunun yanıtını vermeden önce 1922 yılına gidelim.
Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun’un deyimiyle 1922 yılında: “13 milyon nüfus, ilkel bir tarım, sıfıra yakın sanayi. Madenlerin büyük çoğunluğu, limanlar ve demiryolları yabancı şirketlerin yönetiminde bir ülke. Madenlerinin başında yabancı mühendisler. Bilim hayatı ve düşüncesi yok denecek düzeyde. Halkın % 7’si okuryazar. Bu oran kadınlarda % 1 bile değil. Ülke neredeyse bütünüyle ve pek çok alanda Ortaçağ’ı yaşıyor.”
O yıllarda “iki elin parmakları kadar” maden mühendisi bulunmakta. Bugün ise 10 bin maden mühendisi bulunmakta. Ülkemizdeki meslek örgütlerinin ilerici, aydın, demokrat ve emekten yana bir örgütlülük içinde olması büyük bir şanstır. Mühendis odaları da bu yapıdaki örgütlerdendir. İyi ki varlar.
Ama madencilikte bugün yöneticilerce hedeflenen nokta, gene yabancıların egemenliği ve zenginliklerimizin sömürülmesidir.
Bir yandan yabancı firmalar madenlerimizde söz sahibi olmakta, diğer yandan suyumuzu, toprağımızı kirletmektedirler. Ne yazık ki Osmanlı’nın son yıllarındaki gibi, bu talanı yöneticilerimiz onaylamaktadırlar. Hem de yasaları ve mahkeme kararlarını bile hiçe sayarak…
Oysa kendi madenlerimizi kendimiz işlemeliyiz. Madenlerimizi işlerken, toprağımızı, suyumuzu, çevresel zenginliklerimizi koruyarak bu işi yapmalıyız. Bu ise maksimum kâr elde etme mantığıyla değil, toplumsal yarar gözetilerek yapılabilir. Bunun için de, madenlerin yerli ve yabancı şirketlere peşkeş çekilmemesi, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, kamu eliyle işletilmesi gerekmektedir.
 

 

Okunma Sayısı: 191
Yayın Tarihi: 05.12.2005