TMMOB Maden Mühendisleri Odası

MADEN İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE YAZILAN TEKNİK SORUMLU ATAMASI HK. YAZI

 

MADEN İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ŞENYUVA MERTLER SOK.

NO: 112

BEŞTEPE / ANKARA

Ankara; 18.06.2010

Sayı     : 691

 

İlgi         : Genel Müdürlüğünüz B.15.MGM.0.01.02.04.100403 sayılı yazınız.

Konu     : Teknik sorumlu ataması hk.

 

İlgi yazınızda "Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 10 uncu maddesinde geçen "...faaliyetlerin tümü jeoloji mühendisi veya" ibaresinin iptali ve yürütmenin durdurulması için TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından dava açılmış olup, Danıştay 10. Dairesinin 27.05.2008 gün Esas No: 2008/1265 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması talebi reddedilmiştir. Bunu üzerine, davacı taraf söz konusu kararın yürütülmesinin durdurulması için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından 18.09.2008 tarih ve YD İtiraz No: 2008/694 sayılı karar ile davacının itirazının reddine oybirliği ile karar verilerek, söz konusu arama ve işletme ruhsatı süresince tüm faaliyetlerin jeoloji mühendisi tarafından yürütüleceği açıklığa kavuşturulmuştur." denilmektedir.

Odamız tarafından Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği‘ne karşı açılan dava sadece yönetmeliğin 10 uncu maddesinde geçen bir ibareye karşı açılmış olan bir dava değildir. Tarafımızca açılmış olan davanın konusu Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği‘nin 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 20, 23, 24, Geçici 1. maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptalidir.

Genel Müdürlüğünüzce de bilinmektedir ki; tarafımızca açılmış olan dava henüz sonuçlanmamıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun "Yürütmenin Durdurulması" başlıklı 27 nci maddesinin 2 nci fıkrası;

"Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler." şeklindedir.

Mahkemelerce yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesi için iki şartın, yani telafisi güç veya imkansız zararların doğması şartı ile idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Mahkemeler birçok davada idari işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu belirlenmiş olsa dahi idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması mümkün değilse yürütmenin durdurulması kararı vermemekte ancak davanın sonunda hukuka aykırı olan işlemin iptaline karar vermektedirler. Nitekim Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından "İş Güvenliği İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" in bazı maddelerinin iptali için açılan 2004/6075 esas sayılı davada Danıştay 10 uncu Dairesi yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermiş, karara yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddedilmiştir. Ancak karar aşamasında mahkeme 2006/2159 sayılı kararı ile dava konusu yönetmeliğin birçok maddesinin iptaline karar vermiştir.

Yine Odamız tarafından "Samsun İli, Tekkeköy İlçesinde İthal kömüre dayalı santral kurulması ve 22/11/2007 tarihinden itibaren 49 yıllık elektrik üretiminde bulunmasına yönelik Üretim Lisansı verilmesine" dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile açılan 2008/1419 Esas nolu davada; Danıştay 13. Dairesi yürütmenin durdurulması istemimizi reddetmiş, itiraz talebimiz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca kabul edilmemiştir. Davayı sonuçlandıran 2010/380 karar nolu gerekçeli kararla ise açtığımız dava kabul edilmiş ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu işlemi iptal edilmiştir.

Bu durum ve verilen bir çok mahkeme kararı göstermektedir ki; açılmış olan bir davada yürütmenin durdurulması talebinin reddedilmiş olması, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ve iptal edilmeyeceği anlamını taşımamaktadır. Kaldı ki; açılan dava reddedilse dahi ilgili yönetmelik maddesinden tüm faaliyetlerin jeoloji mühendisi tarafından yürütüleceği sonucunun çıkarılamayacağı açıktır.

5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu‘nun, "Teknik Sorumluluk ve Faaliyet Raporu" başlıklı 7 nci maddesinin gerekçesi;

"7 nci maddesi; proje ile ilgili düzenlemenin 6 ncı maddede yapılması ve kullanım haklarına ilişkin düzenlemenin kaldırılması nedeniyle maddenin başlıklı "Teknik sorumluluk ve faaliyet raporu" olmakla birlikte madde yeniden düzenlenerek, ruhsat süresince jeoloji, jeofizik, petrol, maden veya kimya mühendislerinden birinin teknik sorumluluğunda faaliyetlerin yürütülmesi, teknik sorumlular tarafından hazırlanan yıllık faaliyet raporlarının her yıl Mart ayı sonuna kadar idareye verilmesi ve bir suretinin MTA‘ya gönderilmesi düzenlenmek suretiyle," denilerek gerekçelendirilmiştir.

Ayrıca il özel idaresince tarafınızdan cevaplanması istenen hususun, sadece arama ruhsatı safhasına ilişkin olmasına rağmen, Genel Müdürlüğünce kapsamın genişletilerek, işletme ruhsatı safhasını da içine dahil eden bir şekilde cevap verilmiş olması da manidardır.

Hukuk devletinde yaşadığımız unutulurcasına ve Bakanlığınız Hukuk Müşavirliğinizden görüş alınmadan yazıldığını düşündüğümüz ilgi yazı ile henüz devam etmekte olan bir dava ile ilgili kanunun gerekçesini göz ardı ederek meclis iradesini yok sayan, 3. şahıslar ve idareler üzerinde davanın sonuçlandığı imasını uyandırarak jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili arama ve işletme ruhsatı süresince tüm faaliyetlerin jeoloji mühendisi tarafından yürütüleceği açıklığa kavuşturulduğunu belirten; bir meslek gurubunu koruyup kollayan ve bu meslek gurubuna çıkar sağlayarak, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle başta maden mühendisleri olmak üzere diğer mühendislik disiplinlerinin mağduriyetine sebebiyet veren, ilgi yazınızın derhal düzeltilmesini talep etmekteyiz.

Sonuç olarak başta maden mühendisleri olmak üzere diğer mühendislik disiplinlerinin de mağduriyetine sebebiyet veren ilgi yazınızın, Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu‘nun gerekçesi göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesini talep etmekteyiz.

Saygılarımızla.

 

Nahit ARI

Genel Sekreter, Yönetim Kurulu Üyesi

Okunma Sayısı: 2290
Yayın Tarihi: 12.07.2010