TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Kömür Neden Önemli ?

Kömür Neden Önemli ?

KÖMÜR NEDEN ÖNEMLİ ?

Ankara Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal ile yaptığımız bir söyleşide kömürü konuştuk. Kendilerinin kömürün ekonomimiz için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan açıklamalarını size aktarmak istiyorum.

Mehmet Torun, bitkilerin milyonlarca yıl sıcaklık ve basınç altında değişim geçirmesi ile karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan ve insan yaşamında ve enerji hammaddeleri içinde en önemli yeri işgal eden kömürü doğanın bir kez bahşettiğinin; tahıl gibi devamlı sağlanan bir şey olmadığı için çok iyi kullanılması gerektiğinin altını çiziyor ve ülkemizde maalesef madenlerimize bu gözle bakılmadığı ve gerekli önemin verilmediğini de vurguluyor.

GSYİH içinde yüzde 1‘lik paya sahip olan, ithalata bağımlı olmayan ihracat kapasiteli, emek yoğun olduğu için istihdam yaratan,Türkiye‘nin her tarafında bulunduğundan bölgesel ekonomik dengeye katkıda bulunan madenlerimiz ve bunun içindeki bordan sonra en önemli kaynağımızı oluşturan kömürün yardım olarak kullanılmasında öne çıkmasının çok üzüntü verici olduğunu, oysa ülke geleceğimizde madenlerimiz sayesinde kalkınma sağlayacağımızı da bize hatırlatıyor. Bu nedenle "Madenlerimizi kıskançlıkla korumalıyız" diyerek kömürü ihmal etmememiz konusunda bizi uyarıyor.

Mehmet Torun, maden aramalarının 20-25 yıldır gerekli ve yeterli ölçüde yapılmadığını ve bu nedenle dışa bağımlılığın arttığı ülkemizde madenlerimize yatırım yapmamız ve küresel krizin artık kafamıza bunu dank ettirmesi gerektiğini kesin bir dille ifade ediyor.

Kömür yardımlarını sosyal devlet anlayışında nereye koyduğunu kendisine sorduğumuzda aldığımız cevap şöyle oluyor: "TKİden ve özel maden işletmelerinden alınan kömürlerin aynî yardım olarak vatandaşa verilmesi, belki özünde dinimizin emrettiği yardıma muhtaç olana el uzatma olarak görülse de, sosyal devlet tanımına uymamaktadır. Devlet vatandaşın hayat standardını yükselterek, yoksulluğu önleyerek sosyal devlet anlayışını ortaya koyar. Devletin görevi istihdam yaratarak iş ve aş olanağı yaratmaktır."

Güven hocamız da enerjide kömür kullanımına dönülmesi gerektiğini, hemen bu dönüşümü gerçekleştirmenin zorunlu olduğunu belirtiyor. Bunun bugüne kadarki doğalgaz, rüzgâr ve hidrolik enerji yatırımlarının kömür santrallarına dönüştürülmesi şeklinde değil, bundan böyle enerjide kömür kullanımı yatırımlarının yapılması şeklinde öneriyor. Dönüşüm maliyetlerinin sağlayacağı fayda karşısında ihmal edilebilir olduğunun altını çizen Güven Önal, küresel krizde aklımız başımıza gelmezse vay halimize de demeyi ihmal etmiyor.

Güven hocanın önerileri şöyle: Bir kere MTA bütçesini arttırmak gerekiyor. Maden aramalarına hız vermenin ve mevcut rezervleri arttırmanın üreten bir ekonomi olmamız yönünden önemli olduğunun altını çiziyor. Diğer bir önlem olarak kömür üretim ve kullanımındaki kayıpları önlemeyi dolayısıyla verimliliği arttırmayı ve kömürün devlet tarafından alınma garanti miktarı olan 1000 megavat sınırının aşağılara çekilmesini öneriyor. Dış kaynağın kömür için gelmeyeceğini, kendileri için önemli bir pazar olan Türkiye‘nin kömür yönünden desteklenmesinin eşyanın tabiatına aykırı olacağını belirten Güven Önal, bunun için yüzde 1‘lerle ifade edilebilecek bir "enerji vergisi" alınarak bir "enerji fonu" oluşturulmasını şiddetle savunuyor. Enerjide doğalgaz kullanım oranının mutlaka yüzde 15‘lere düşürülmesinin kaçınılmaz olduğunu da vurguluyor.

12 bin 500 üyeli, büyük bilgi birikimine ve araştırma yeteneğine sahip Maden Mühendisleri Odası‘nın başkanının ve yıllarını bu hususta araştırma yaparak ve nice teknik adam yetiştirerek geçiren bir akademisyenin sözlerine kulak verebilecek miyiz, yoksa dışa bağımlılığı mı tercih edeceğiz?

Hele İsrail‘in yaptığı en son vahşetten sonra dünyamızın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal anlamdaki kritik noktaların, bu uyarıların ne denli önemli olduğunu ortaya koyduğu bir zamanda...

Sevgili okuyucular, bu vesile ile 2009 yılının ülkemiz ve dünyamız için barış ve yoksulluğun azaldığı bir yıl olmasını ve Gazze‘deki insanlık dramı nedeniyle yılbaşı kutlamalarının sade yapılmasını, o insanların acısını içimizde hissederek yılbaşı gecesini eğlence ile değil, insanlık âlemini düşünerek geçirmenizi diliyorum.

MUSTAFA PAMUKOĞLU                                                                               


Okunma Sayısı: 173
Yayın Tarihi: 31.12.2008