TMMOB Maden Mühendisleri Odası

EVRENSEL | Metropolis’ten Zonguldak’a

EVRENSEL | Metropolis’ten Zonguldak’a
EVRENSEL | Metropolis’ten Zonguldak’a

Alınmayan önlemler başta Soma, Afşin-Elbistan’da, Ermenek’te, Şirvan’da ve Şırnak’ta olmak üzere maden emekçilerinin hayatlarına mal olmaya devam ediyor.


Zonguldak’ta kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan Afganistanlı Vezir Mohammad Nourtani’nin (50), 10 Kasım’da ormanlık alanda, benzin dökülerek yakılmış cesedi bulunmuştu. Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağı sahiplerinden MHP Gelik Belde Başkanı olan Hakan Kornoş’un da sorumlusu olduğu bu iş cinayeti, Cumhur İttifakı iktidarı döneminde üretim alanlarının nasıl bir cinayet mahalline dönüştüğünün de çarpıcı bir göstergesi.

Sermayedarların kâr ve rant hırsı uğruna işleyen bu sömürü düzeninde işçi ve emekçilerin ölüsü de dirisi de değersizleşti. Zonguldak’a dönüp bakarsak şimdi özelleştirme, rödovans sistemi, denetimsizlik, rüşvetle dönen maden ruhsatları maden işçileri için cehenneme dönen bir çalışma rejimi. Zonguldak’ta herkesin, yerelden genele tüm idarenin bildiği kaçak maden ocakları mantar gibi türedi. Güvencesiz ve ucuz emek sömürüsü düşünüldüğünde Suriye, Afganistan, Pakistan’dan gelen işçiler, bu ocakların sahiplerinin iştahını kabarttı. Kaçak maden ocakları Zonguldak’ta adeta sektöre dönüşmüş durumda. Bu ocaklarda kaç kişinin çalıştığı bilinmiyor. Uzmanların tahminine göre 4 bine yakın insan kaçak maden ocaklarında çalışıyor. Rödovansçılar, kendi sahalarında bulunan kaçak maden işletmecileriyle beraber iş tutuyor.

SEVK İRSALİYESİ SATTILAR

Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel’e göre, kaçak maden ocaklarının artmasının sebeplerinden biri kentin kömür havzalarının üzerine kurulması: “2000’li yılların başlarında bir çalışma yapıldı. Bu çalışmaya göre, Zonguldak havzasında 170 tane kaçak ocak vardı. Bu da bu ocaklarda o dönem yaklaşık 1000 kişinin çalıştığını gösterir. Buradaki kömür üretimi de çok yüksek. Kaçak ocakçılık, rödovansçılarla beraber artış gösterdi. Çünkü sevk irsaliyesi sattılar. Bu sevk irsaliyesiyle pek çok özel ocak sahibi zenginleşti. Kömür aklanınca hapis cezası da oluşmadı ve kaçak ocakçılık daha da arttı. Şu an sayısını bilmiyorum. Kaçak ocaklar maalesef devlet tarafından bir sektör olarak kabul edilmiş durumda.”

2021’DE 17 BİN İŞ KAZASI

Madencilik ve taş ocakçılığı faaliyet kodunda 2010-2019 dönemi için yıllık kayıt dışı istihdam oranı ortalama yüzde 6.62 olarak belirtiliyor (SGK, 2020). Bunun yanında özellikle meslek hastalıklarının tespiti ile ilgili yalnızca madencilik sektörü için değil, Türkiye’deki tüm sektörler genelinde resmi kayıtların gerçeklikten uzak olduğu, uzun yıllardır tartışılmakta olan konulardan. Madencilikte, özellikle de yer altı kömür madenciliğinde bu durumun çok daha vahim olduğu biliniyor.

2014-2019 yılları arasında yalnızca Zonguldak’ta kayıt dışı faaliyet gösteren ocaklarda hayatını kaybeden işçilerin sayısı 23. Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) 2021 yılı verilerine göre, maden işlerinde (Kömür ve linyit çıkarılması, metal cevheri madenciliği, diğer madencilik ve taş ocakları, madenciliği destekleyici hizmet faaliyetleri) kaza geçiren sigortalı işçi sayısı toplam 16 bin 999. 2020 yılında bu sayı 13 bin 164 iken, 2019 yılında ise 14 bin 100. Yine aynı verilere göre 2021 yılında maden işlerinde 75 sigortalı işçi hayatını kaybetti. 2019 yılında bu rakam 48 iken, 2020 yılında 66... Alınmayan önlemler başta Soma, Afşin-Elbistan’da, Ermenek’te, Şirvan’da ve Şırnak’ta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında maden emekçilerinin hayatlarına mal olmaya devam ediyor. 2010-2020 yılları arasında madenlerde yaşanan iş cinayetlerinde 1042 maden işçisi ve 16 maden mühendisi hayatını kaybetti.

100 YIL ÖNCE 100 YIL SONRA

Bundan nerdeyse 100 yıl önce çekilen sessiz ve siyah-beyaz bir film Zonguldak’taki kaçak ocaktan mülteciliğe kadar çok sayıda ekonomik ve siyasal gelişmeyi birbirine bağlıyor. Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği toplumsal yıkımın etkileri sürerken Almanya sanayileşme sürecine girmişti. Bunun sonucunda kitlesel bir işçi ordusu oluşmaktaydı. Bu minvalde Metropolis filmi, Almanya’da işçilerin niceliksel olarak artışına paralel olarak sınıf eksenli bir çatışmanın görünürlük kazandığı bir yapıt olarak öne çıkmıştı. Zonguldak’ta katillerin işçiyi yakma cüreti göstermesinin nedenlerinden biri işçinin Afganistanlı olması.

Zonguldak’ta halk ‘galeyana’ gelmedi aksine Afganistanlı işçinin ardından biri eşi olmak üzere ağlayan ve ağıt yakan dört kadın vardı. Sessizlik metaforu da Zonguldak’tan 100 yıl öncesinde Metropolis’e götürüyor bizi. Filmin başında sıra halinde, uygun ritimlerle asansöre binip şehrin altına çalışmaya giden işçiler görüntüye gelir. Şehrin altı gayet kasvetli, gün ışığı görmeyen, gerçek dünyadan kopuk bir mekandır. Bir sonraki sekansta işçilerin yaşadıkları şehrin üzerinde yükselen modern bir kent görülür. Bir tarafta insanlar geniş bir yerde spor yaparken diğer tarafta ‘cennetin bahçelerinde’ birtakım insanlar sefa sürmektedir.

Haber kaynağına buradan ulaşabilirsiniz. 

Okunma Sayısı: 94
Yayın Tarihi: 24.11.2023