TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Adım adım geliyorlar…

Adım adım geliyorlar…

Zonguldak maden işçilerinin tam 20 yıl önce, 4 Ocakta başlattıkları Büyük Madenci Yürüyüşü‘nün Hürriyet gazetesinde bir gün sonraki manşeti "Adım adım geliyorlar..." şeklindeydi. 1980 sonrasındaki derin sessizlik döneminin ardından önce ‘89 Bahar Eylemleri ile ciddi bir uyanış içine giren Türkiye işçi sınıfı, 4-8 Ocak 1991 tarihlerinde gerçekleşen Zonguldak madenci yürüyüşü ile yeni bir döneme girildiğinin işaretlerini veriyordu.
 Türk-İş‘e bağlı Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile işveren arasında 48 bin işçi için sürdürülen toplusözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine GMİS, 30 Kasım 1990‘da başlamak üzere grev kararı aldı. Grev, 30 Kasım günü bütün halkın, emek ve meslek örgütlerinin desteğiyle başladı ve bütün Zonguldaklılar ilk günden itibaren greve aktif bir biçimde katıldılar.

Dönemin hükümetinin kamu açıklarını kapama gerekçesiyle Türkiye Taş Kömürü Kurumu gibi kamu işletmelerinin tasfiyesini öngörmesi, özelleştirme politikaları ve genel olarak işçi ücretleri konusundaki olumsuz tutumu, Zonguldak‘taki uyuşmazlığın boyutlarını genişletmiş ve o dönem kamuoyunda ve Türk İş içinde büyük tartışmalara yol açmıştı.
Hürriyet gazetesinin o günkü manşeti sadece madenci yürüyüşü açısından değil, dönemin işçi hareketi ve siyasal atmosferi açısından da büyük önem taşıyor. Özellikle cümlenin sonundaki üç noktanın dönemin koşulları içinde büyük bir anlamı var.
1990‘lı yılların başı, bütün dünyada Sovyetler Birliği‘nin resmen dağılmasıyla birlikte işçi sınıfının bittiği, "Tarihin sonu" tezlerinin ilan edildiği, yeni toplumsal hareketlerin ön planda olduğu bir dönem. İşçi sınıfı odaklı sınıf siyasetinin küçümsendiği, sendikaların o dönemki yapısıyla bile düşman ilan edildiği bir dönemden bahsediyoruz. Kapitalist emperyalist sistemin bütün dünyada zaferini ilan ettiği bir dönemde, Türkiye işçi sınıfının önce Bahar Eylemleri, hemen ardından Zonguldak madenci yürüyüşüyle bütün bu iddialara meydan okurcasına sahneye çıkması hiç de yabana atılacak bir şey değil.
Hürriyet gazetesinin 5 Ocak 1991 tarihli manşeti, sadece manşet olmaktan çok daha öte anlamlar taşıyor. Manşet; "Adım adım geliyorlar..." Kim geliyor? Kim bu kışın soğuğunda erkek, kadın, genç, çocuk demeden yollara düşenler... Hangi talepler, hangi güç, hangi inanç, hangi hedefler 100 bini aşkın kişiyi adım adım Ankara‘ya yaklaştırdı. Adım adım gelen kuşkusuz bittiği, devrimci özelliklerini yitirdiği iddia edilen işçi sınıfıydı. 4 Ocakta madenci yürüyüşü başladığında dönemin hükümeti o kadar çok korktu ki, daha işçilerin yürüyüşe yeni başladıkları halde Çankaya Köşkü‘ne çıkan bütün yolları kapattılar. Yetmedi yürüyüş güzergahı boyunca askeri araçlarla ve iş makineleri ile yollara barikatlar kurdular. O da yetmedi, dönemin DGM savcısı yürüyüşü yönlendiren sendikacıların gözaltına alınacağını açıkladı. Ve daha pek çok gelişme yaşandı o tarihi 5 gün boyunca. Türk-İş içinde bile yürüyüşü destekleyen mücadeleci sendikacılarla, derhal bitirilmesi için çabalayan sendika bürokratları arasında yoğun tartışmalar yaşandı. Bütün bu önlemler tek bir şey içindi. İşçileri ve onların kararlı yürüyüşünü engellemek

Yürüyüş boyunca geçtikleri yerlerde büyük destek alan maden işçilerinin yürüyüşünün etkisi bütün Türkiye‘ye yayıldı ve Zonguldak madenci yürüyüşü ülkenin bir numaralı gündemi haline geldi. Hükümetle yeniden görüşmeler yapıldı. 8 Ocakta, hükümetin talepleri kabul edeceği yönündeki beklentilerle birlikte yürüyüş sona erdirildi.
Kuşkusuz aradan geçen 20 yılda çok şey değişti. Zonguldak madenci yürüyüşü ve yarattığı etkinin izleri, aradan geçen 20 yıla rağmen hâlâ hafızalarda.

Okunma Sayısı: 158
Yayın Tarihi: 07.01.2011