TMMOB Maden Mühendisleri Odası

5. MADENCİLİK VE ÇEVRE SEMPOZYUMU SONA ERDİ.

5. MADENCİLİK VE ÇEVRE SEMPOZYUMU SONA ERDİ.

Odamız tarafından Antalya`da Sherwood Hotel‘de düzenlenen ve 26.11.2015 tarihinde başlayan V. Madencilik ve Çevre Sempozyumu 2015, 27.11.2015 tarihinde sona ermiştir. 300 delegenin katıldığı sempozyumda 28 bildiri sunulmuştur.

Oda Başkanımız Ayhan YÜKSEL‘in Sempozyum Açılış Konuşması

Saygıdeğer Katılımcılar

Değerli Meslektaşlarım

Hepinizi Maden Mühendisleri Odası 44. Dönem Yönetim Kurulu ve şahsım adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum. Ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerini bünyesinde barındıran güzide şehrimiz Antalya`ya hoş geldiniz.

2014 ve 2015 yıllarını kapsayan 44. Dönem, Odamız tarihine acılarla dolu bir dönem olarak geçecek ve anılacaktır. 13 Mayıs 2014`te Soma`da aralarında 5 maden mühendisi meslektaşımızın da bulunduğu 301, 28 Ekim 2014 tarihinde Ermenek`te 18 maden emekçisi yaşamını kaybetmiştir. Ayrıca 04 Ekim 2015 tarihinde Odamız 41. Dönem yönetim kurulu üyemiz sevgili Mehmet Güler bir trafik kazası, Odamız İzmir Şube Başkanı Muhammed Yıldız ise 13 Ekim 2015 tarihinde geçirmiş olduğu kalp krizi ve beyin kanaması sonucu yaşamlarını kaybetmişlerdir.

Odamız çalışmalarında emeği geçen sınıf arkadaşım sevgili Mehmet GÜLER`i ve Odamızın temel taşlarından olan saygıdeğer İzmir Şube Başkanımız Sayın Muhammed YILDIZ`ı tüm meslektaşlarımız ve madencilik camiası adına sevgi ve saygı ile anıyorum.

Felaketler ve acılar bunlarla da sınırlı kalmamış, 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan çatışma ortamında yüzlerce vatandaşımız yaşamını kaybederken 10 Ekim 2015 tarihinde ülkemiz tarihinin en büyük katliamı Ankara`da yaşanmış ve 103 arkadaşımız, dostumuz ile 13 Kasım 2015 tarihinde Paris`te 129 dünya vatandaşı insan katledilmiştir. Sevgiyi, barışı, dostluğu ve adaleti katleden her türlü terörü kınadığımızı belirtmek istiyorum.

Saygıdeğer Konuklar,

Değerli Meslektaşlarım,

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, küresel ve ulusal ölçekte madenciliğin gelişimi, sorunlarının önlenmesi ve giderilmesine yönelik idari, teknik, hukuksal ve politik süreçlerin öznesi olan demokratik mesleki kitle örgütüdür. Bu amaçla ülkemizin gelişimi, halkımızın refahının yükseltilmesi, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın gelişimi için bilimsel kongreler ve sempozyumlar yapmak öncelikli görevlerimiz arasındadır.

Bu nedenle; yaşadığımız yüzyılda, çeşitlenerek ve derinleşerek küresel bir krize dönüşen çevre sorunlarının çözümlenmesi amacıyla maden mühendisliği temelinde kamusal yararın ve bilimin ışığında toplumcu politika ve ilkelerin oluşturulması ile hayata geçirilmesi yönünde çalışmalar yapmak odamız için bir zorunluluktur.  Bu kapsamdaki çalışmaların en önemlilerinden biri de "Madencilik ve Çevre Sempozyumu" dur. Odamız tarafından beşinci kez düzenlenen sempozyum maden mühendisliği mesleği ve çevre alanında üretilen çalışmaların en geniş kesimlerce paylaşılmasını ve tartışılmasını amaçlayan önemli bir platform olacaktır.

Sempozyum kapsamında bilim insanlarının, uzmanların yoğun emekle hazırladıkları bildiriler, siz katılımcıların katkıları ve bunların sonucunda hazırlanacak sonuç bildirisinin ilgili bakanlıkların bürokratları ve siyasal iktidarca önemsenmesi gerekmektedir. Odamız, üyelerimiz ve sektör adına bu görüşlerin takipçisi olacaktır.

Enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan madencilik "olmazsa olmaz" üretim faaliyetlerinden biridir. Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyılda çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi de mümkün değildir. Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. Ancak madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de ekolojik çevreyi tahrip etmemek olmalıdır.

Sanayileşmeyle birlikte artan üretim faaliyetleri ve aşırı tüketiminin sonuçları günümüzde daha net görülmektedir. Kaynakların sınırsız olmadığının anlaşılması ile birlikte "çevre"nin önemi de daha çok ortaya çıkmıştır. Bilimsel olmayan yanlış üretim yöntemleri, mevzuata ve bilime uygun olarak verilmeyen madencilik izinleri, yasal mevzuatın yetersizliği, denetimsizlik gibi nedenlerle "madencilik" ve "çevreye duyarlılık" bugüne kadar birbirine zıt iki kavram gibi algılanmıştır. Oysa çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına/yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek aksine sektörün gelişimine katkı sağlayacaktır.

Çevresel sorunlar konusunda ağırlıkla suçlanan üretim alanlarından biri de, madencilik sektörüdür. Bu suçlamaların haklı ve haksız yanları bulunmaktadır. Haksız yanların başında birçok çalışma alanının olumsuz çevresel etkileri göz ardı edilerek madenciliğin öne çıkartılmış olmasıdır. Örneğin başta inşaat ve kimya sanayi olmak üzere, enerji, ulaşım, demir-çelik, gemi-inşa gibi sektörlerin üretim çalışmalarının kirletici, tüketici ve bozucu etkisi çok daha fazladır. Ülkemizde madencilik faaliyetleri için kullanılan alan miktarı yerleşim alanlarının yaklaşık %8`i, endüstri ve ticari alanların % 41`i kadardır. Madencilik alanları, son verilere göre ülkenin yaklaşık binde 9,5 kadarıdır.

Haklı olan ya da olabilecek eleştirileri de yok saymak ve gereğini yapmamak sektörün sorunlarını çözmek yerine daha da artıracaktır. Madencilik çalışmaları sırasında ortaya çıkan olumsuz çevresel etkiler konusunda sektörde bulunan tüm kesimler sorumluluklarını üstlenerek gereklilikleri yerine getirmelidir. Bugüne kadar, birkaç olumlu örnek dışında bu gerekliliklerin yeterince yerine getirildiği söylenemez. Madencilik sektöründe çalışan şirketlerin sermaye birikimlerinin yetersizliği, günü birlik ve plansız madencilik uygulamaları, yetersiz ya da yanlış mevzuat düzenlemeleri, son yıllarda giderek artan denetimsizleştirme politikaları madencilik çalışmalarının gerekli hedeflere ulaşmasına engel olmaktadır. Madenciliğin çevre ile barışık, insan odaklı yürütülmesi gerekliliğinin benimsenmesi ve egemen olması durumunda madencilik çalışmalarının eleştirilerin hedefi olmaktan çıkacağı açıktır.

Saygıdeğer Delegeler,

Değerli Meslektaşlarım,

Anayasamızın 56. maddesi " Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." 168. maddesi ise "Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir." şeklindedir. Bu anlamda, madenlerimizi kamu yararına işletmek ve aynı zamanda çevreyi korumak bir kamusal sorumluluktur. Hiç bir gerekçe ile bu olguya duyarsız kalınmamalıdır.
Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi için; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar, meslek odaları ve üniversitelerin ortak çalışması ve yapıcı işbirliği gerekmektedir.  İlgili tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir madencilik politikasının ve uygulamasının başarılı olması mümkün değildir.

Madencilik çalışmalarının; çevre ve insan odaklı anlayışla, bilim ve tekniğin gereklerine uygun olarak yapılabilmesinde önemli etmenlerden biri de maden mühendisleridir. Meslektaşlarımızın, üniversite öğretimi sırasında aldıkları bilimsel ve teknik bilgileri, meslek yaşamı sırasında edindikleri deneyimlerle birleştirerek verecekleri mühendislik hizmetleriyle yaşanabilecek madencilik ve madencilikten kaynaklanan çevresel sorunlar giderilebilecektir. Ancak, meslektaşlarımızın bu çalışmalarını özgürce yapabilecekleri ortamları sağlayacak olan Maden Kanunu ve Uygulama Yönetmelikleri gerekli güvenceyi sağlamamaktadır. Son 12 yıl içerisinde yapılan Maden Kanunlarında meslektaşlarımızın mesleki güvencelerinin sağlanması bir yana meslek alanlarının daraltılmasıyla neredeyse çalışma alanları kalmamıştır. Maden Kanununun ana unsuru, üretimin olmazsa olmazı olan maden mühendisleri yapılan son 3 maden kanunu değişikliğinden sonra jeoloji, çevre, orman ve harita mühendislerinin arasında tali unsura dönüştürülmüşlerdir. MİGEM tarafından çalışmaları yürütülmekte olan yönetmelik düzenlemesinde bu yanlış acilen düzeltilmelidir.

Bilindiği üzere çevresel sorunların çözümüne ilişkin gerekli mevzuat düzenlemesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Ancak bu bakanlık tarafından yapılan düzenlemelerde de maden mühendisliği bilim ve tekniği göz ardı edilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde ve İl Müdürlüklerinde maden mühendisi istihdamının artırılması, madencilikle ilgili ÇED projelerinde maden mühendisi onayının yasal hale getirilmesi sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.

Saygıdeğer Konuklar,

Değerli Meslektaşlarım,

Sözlerime son verirken "5. Madencilik ve Çevre Sempozyumu"nun düzenlenmesinde emeği geçen yürütme kurulu üyelerimize, etkinliğin bilimsel niteliğini yükselten bilim kurulu üyelerimize, bildiri ve sunum hazırlayan bilim insanlarına, yönetimleriyle katkı koyan oturum başkanlarımıza, sempozyumumuza desteklerini esirgemeyen tüm sektör kurum ve kuruluşları ile değerli yöneticilerine teşekkür ediyorum

Hepinize TMMOB Maden Mühendisleri Odası adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
26 Kasım 2015, Antalya

Okunma Sayısı: 475
Yayın Tarihi: 27.11.2015
Fotoğraf Galerisi