3213 SAYILI MADEN KANUNU YAMALI BOHÇAYA DÖNÜŞMÜŞTÜR

1985 yılında yürürlüğe giren 3213 Sayılı Maden Kanunu kararnameler, kanun değişiklikleri ve torba kanunlarla şu ana kadar 30 kez değişikliğe uğramıştır. Basına yansıyan haberlere göre Maden Kanunu’nun bazı maddeleri üzerinde 31. değişikliği öngören yeni bir torba kanun TBMM’ne sevk edilmiştir. Aldığımız bilgilere göre söz konusu değişiklikler ile ilgili olarak Meslek Odalarının, Üniversitelerin ve sektörün görüşleri alınmadan hazırlanan taslak yine “ben yaptım oldu” anlayışıyla doğrudan TBMM’ne gönderilmiştir.
Madencilik faaliyetlerini düzenlemekten daha çok bir ceza kanunu haline gelen 3213 sayılı Maden Kanunu, etkin ve verimli bir madencilik üretimi ile çevreye, işçi sağlığı ve iş güvenliğine duyarlı bir madencilik kültürünü sağlamayı amaçlayan bir düzenlemeden uzak yamalı bir bohçaya dönüşmüş durumdadır.
Madencilik sektörü uzun vadeli planlamaların yapılmasını ve politikalar oluşturulmasını gerektiren bir sektördür. Uzun vadeli planlamalardan, madencilik bilim ve tekniğinden uzak, hem sektörün hem de toplumsal muhalefetin taleplerini karşılamaktan yoksun düzenlemeler sorunlara çözüm getirememektedir. Bu nedenledir ki bu düzenlemeden sonra da yeni bir maden kanunu tartışmaya açılmak durumunda kalınacak ve sorunlar yine çözüme kavuşturulamayacaktır.
Kanun tasarısı incelendiğinde; yaşanan sorunları çözmeye yönelik kapsamlı bir çalışma olmadığı, günü kurtarmaya yönelik düzenlemelerin olduğu, “kervan yolda düzülür” anlayışıyla hazırlandığı ve ilgili diğer kanun hükümleri ile çelişkiler içerdiği anlaşılmaktadır.
Dikkatimizi çeken en önemli husus Anayasamızdaki eşitlik ilkesine aykırı olarak özel bir şirket için harita ve koordinatları verilen alanlarda 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun hükümlerini aşmaya yönelik kanuni düzenleme yapma çabasıdır. Söz konusu kanun daha önce de farklı yasal düzenlemelerle aşılmaya çalışılmış ve her defasında yargıdan dönmüştür.
Stratejik ve kritik madenlerin tespitinin ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarından görüş alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılması doğru fakat eksik bir uygulamadır. Meslek Odaları ve Üniversiteler de sürece dahil edilmelidir. Ancak uğruna savaşların çıktığı, silahların gölgesinde uluslararası anlaşmaların yaptırıldığı bir dönemde stratejik ve kritik madenlerimizin kamu eliyle işletilmesine ilişkin bir düzenlemenin olmaması bu madenlerimizin emperyalist güçlerin ve uluslararası tekellerin eline geçebileceği anlamına gelmekte olup kabul edilemezdir.
Kanuna eklenen “kurul” tanımıyla özel izin alanları ve orman alanlarında ilgili kurumlarca izin verilmeyen alanların “üstün kamu yararı” adı altında Cumhurbaşkanlığı makamı aracılığıyla madenciliğe açılmaya çalışılması kurumların saygınlığını zedeleyecek, çevre ve doğal varlıkların koruma mekanizmalarının bozulmasına neden olacaktır.
“ÇED Gerekli Değildir” ibaresinin Çevre Kanunu metninden çıkarılması toplumsal muhalefetin kaygılarını gidermek açısından önem taşımaktadır. Ancak ÇED aşamasında ilgili kurum görüşlerinin alınması sürecinin 3+1 aylık süreye sıkıştırılarak otomatik olarak onaylanması anlamına gelen düzenleme sorunu çözmek yerine daha da artıracaktır.
Geçmiş 30 kanun düzenlemesinde olduğu gibi üniversitelerin, sendikaların, meslek odalarının ve sektör bileşenleri ile toplumsal muhalefetin görüş ve önerilerini almadan demokratik katılımcılıktan uzak yapılan hiçbir düzenleme toplumun ve sektörün kaygılarını gidermeyecek, sorunları çözmeyecektir.
Madencilik, ülkelerin kalkınması ve toplumsal refahın artması için lokomotif sektörlerin başında gelen uzun vadeli planlamaların ve politikaların gerektiği bir sektördür. Bu tasarı meclis gündeminden çekilmeli, TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak 2003 yılında yayınlamış olduğumuz ve 2019 ile 2025 yıllarında güncellediğimiz madencilik politikaları ışığında “ülkenin kalkınmasını, toplumsal refahın artmasını” hedefleyen madencilik bilim ve tekniğine uygun, çevreye, işçi sağlığı ve iş güvenliğine duyarlı, ranta ve yandaşa dayalı olmayan eşitlik ilkesine uygun yeni ve daha kapsamlı bir Maden Kanunu çalışmasına derhal başlanılmalıdır.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
19 Haziran 2025, Ankara