TMMOB Maden Mühendisleri Odası
20.02.2009-21.02.2009

ALTIN POLİTİKALARI SEMPOZYUMU ANKARA

SUNUŞ

Madenler; yenilenemeyen ve üretildiklerinde tükenen kıt kaynaklardır. Yapıldığı bölgelere sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan önemli katkılar sağlar. Madencilik; emek yoğun bir istihdam gerektirdiğinden işsizliği azaltır. Kırsal kesimden göçleri önleyici ve gelir dağılımını düzenleyici bir etkisi bulunmaktadır. Ülkelerin kalkınmalarında lokomotif görevi görürler. Bu nedenlerle, madencilik ile ilgili politikaların gelecek nesillerin haklarının da kollanarak tayin edilmesi gerekmektedir.

Dünya ekonomisinde yaşanan küreselleşme süreci ile, çok uluslu şirketlerin kar paylarını artırmak amacıyla, sermayenin ve mal dolaşımının önündeki tüm engeller kaldırılmıştır. Bu gelişmeler, sahip oldukları bilgi birikimi, sermaye kaynakları, ekonomik ve politik güçleri sayesinde dizginleri ellerinde tutan gelişmiş ülkelerin lehine olmaktadır. Ülkemizde 80‘ li yıllardan bu yana izlenen neo-liberal politikalar ile sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, çevre, maden ve tarım alanları çok büyük yıkım görmüş, özelleştirme uygulamaları ile bu ulusun dişinden tırnağından artırarak oluşturduğu kamu işletmeleri yok pahasına devredilmiştir. Bunların birçoğu da amacı ve kaynağı belli olmayan yabancılara, küresel sermaye gruplarına hizmet eden yerli işbirlikçilerine satılmak suretiyle elden çıkarılmıştır.

Odamız, 1954 yılında 6235 sayılı yasa uyarınca kurulmuştur. Anayasanın 135. maddesinde tanımlanan kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Kurulduğundan itibaren, ülkemiz madencilik sektörünün en etkili örgütlerinden biri olarak kabul görmüştür. Bu süreçte, ülkemize ve madencilik sektörüne ilişkin her gelişmeye müdahil olmuş, bireysel ya da küçük grup çıkarından uzak, toplumun ortak yararına odaklanmış çözüm önerilerini toplumun önüne seçenek olarak koymuştur. Odamız; özellikle 1970‘lerden bu yana, ülkemizin kalkınma, sanayileşme ve madencilik politikalarında, bilim ve teknolojinin önemine vurgu yaparak, kamu yararı ve adil paylaşımdan yana yurtsever, toplumcu bir çizgiyi savunan çalışmalarını ve mücadelesini sürdürmüştür.

Son dönemde altın madenciliği, toplumda olduğu kadar bilimsel ve teknik çevrelerde de tartışma konusu olmaktadır. Çalışmalara karşı çıkanlar da destekleyenler de birbirlerini suçlamakta, birbirlerini ihanet içinde görmektedir. Bu tür yaklaşımlar anlamlı bir tartışmanın önüne geçerek belirli noktalarda ortaklaşabilecek kesimleri bile karşı karşıya getirebilmekte, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır. Altın madeninin aranması ve üretilmesi tekniklerinin diğer metal madenlerinden fazlaca bir farkı yoktur. Son zamanlarda ülke gündeminde yoğun olarak yer alan bu konu, ya işletme teknolojisi ve çevre ya da ekonomik boyutuyla gündeme getirilmiştir. Ancak sorun, bir bütünsellik içinde ulusal madenciliğimizin temel tercihleri ve politikalarının neler olması gerektiği açısından yeterince değerlendirilmemiştir.

Odamızın 41. Genel Kurulunda söz konusu sorunların detaylı olarak tartışılması amacıyla "Altın Politikaları Sempozyumu" yapılması karara bağlanmıştır. Bu Sempozyum‘da altın işletmeciliğinden çok uygulanan politikalar ile ekonomik, sosyal sorunların tartışılması amaçlanmıştır.

Konunun detaylı olarak ortaya konulabilmesi için tüm taraflara çağrı yapılmıştır. Merkez Bankası, Altın Borsası, Kuyumcular Odası, Hazine Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Maden İşçileri Sendikası, Meslek Odaları, Odalar ve Borsalar Birliği, Altın Madencileri Derneği, Yöre halkının temsilcileri ve Üniversitelerden konu ile ilgili akademisyenlerimiz sunum yapmak üzere bu Sempozyuma davet edilmişlerdir. Davetlilerimizden bir kısmı, değişik gerekçelerle son anda katılımdan vazgeçmişlerdir. Bu kararların alınmasında, bazı grupların Sempozyumla ilgili düşüncelerinin ve çalışmalarının etkili olduğu düşünülmektedir.

Odamız, doğal kaynaklarımızın kamu yararı gözetilerek değerlendirilmesi gerektiğini her platformda vurgulamaktadır. Her türlü ekonomik faaliyette, çevreye duyarlı işletmecilik ve yöre halkının katılımı çok önemlidir. Her şeye rağmen madencilik yapılsın düşüncesi ne kadar yanlışsa, hiçbir şekilde madencilik yapılmasın düşüncesi de en az o kadar yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır.

Bu düşüncelerle, Sempozyumun amacına ulaşacağına inanıyoruz. Çalışmalara katkı koyan ve destek veren herkese teşekkür ederiz.

YÖNETİM KURULU

Okunma Sayısı: 245
Yayın Tarihi: 21.02.2009